
Suriyeli'ler neden ülkemize geldi?
2011 yılının Mart ayında başlayan iç karışıklıklar sonrasında günden güne artan bir şekilde Suriye Arap Cumhuriyeti (Suriye) vatandaşları Türkiye’ye uluslararası koruma bulmak amacıyla gelmekte idi. Halen ülkemiz bu kişilere ’’geçici koruma’’ sağlamaktadır. İç karışıklıkların başlamasından bu yana, Suriye ile güçlü tarihi, kültürel ve komşuluk bağları olan Türkiye Cumhuriyeti, bu durumdan etkilenen Suriye vatandaşları için “açık kapı” politikası izlemiştir.
Türkiye bu insani kriz neticesinde oluşan göç dalgaları sebebiyle sayıları milyonları geçen Suriyeli yabancılara ev sahipliği yapmıştır. Suriye Arap Cumhuriyeti'nde barış ve güven ortamının sağlanamaması sebebiyle geçici koruma altındaki Suriyelilerin ülkemizde kalış süreleri uzamış bu durum da sosyal uyumun sağlanmasını gerekli kılmıştır.
Son gelişen olaylar ise şöyle gerçekleşmekte; 27 Kasım 2024'te, Muhalifler kuzeybatı Suriye'de ani bir taarruz başlattı, stratejik Urm El-Suğra ve Anjara kasabaları ile bölgedeki en büyük Suriye rejimi üssü olan 46. Alay dahil olmak üzere 13 köyü ele geçirdiği bildirildi. 28 Kasım'da, Rus ve Suriye savaş uçaklarının saldırıya yanıt olarak muhalif mevzilerini bombaladığı bildirildi. Ayrıca, İran devlet medyası, Suriye'deki kıdemli bir İran askeri danışmanı olan İslam Devrim Muhafızları Kolordusu (İDMK) Tuğgeneral Kioumars Pourhashemi'nin Halep'te öldürüldüğünü söyledi. Ertesi gün, muhalif güçler Halep'e girerek şehir içindeki çatışmayı yeniden başlattı.
8 Aralık 2024'te isyancı güçler başkent Şam'ı ele geçirdi. Bunun ardından Baas rejimi çöktü, böylece 61 yıllık Baas yönetimi sona erdi. Ve Beşşar Esad'ın Rusya'ya kaçtığı bildirildi.
Son yaşanan gelişmeler neticesinde can güvenliği tehlikesi kalmaması yönüyle, Suriye Vatandaşlarının Türkiye'de kalmasını gerektiren bir zorunluluk hali kalmamıştır.
Suriye meselesi bağlamında Türkiye'deki Suriye'lilerin 1951 Cenevre Sözleşmesi bağlamında değerlendirildiğinde:
İlk olarak Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme olan 28 Temmuz 1951' de imzalanan ve Genel Kurulca kabul olunan Cenevre Sözleşmesi mülteci statüsündeki kişileri korumak maksadıyla imzalanmıştır. Lakin Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1951 Cenevre Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi tamamlayan protokollere taraf olmuş, fakat 1951 Cenevre Sözleşmesini imzalarken koyduğu çekince ile mülteci kavramının Avrupa Konseyinden gelen kişilerle sınırlandırılmıştır. Bu anlayışın bir kanıtı olarak da 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 61.maddesinde "MÜLTECİ" tanımı yapılmıştır. 61.maddede: "(1) Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir." Bu sebeple Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Avrupa Konsey üyeleri dışında olduğundan Suriye'den gelenler mülteci statüsünde değerlendirilemez.
Fakat aynı kanunun 91.maddesine bakacak olursak "Geçici koruma" kavramı göze çarpmaktadır. 91.maddede: "(1) Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.
(2) Bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." Bu sebeple Suriye Arap Cumhuriyeti Avrupa Ülkelerinden sayılmadığı ve savaştan dolayı gelen vatandaşları "mülteci" olarak değerlendirilmediği anlaşılmakta olduğu, 91.maddede belirtilen "Geçici Koruma" statüsü verilmiştir.
Geçici Koruma Nedir?
Uluslararası hukuk bakımından geçici koruma, niteliği itibariyle kitlelere verilen geçici bir statüdür. Geçici korumanın esas olarak, yaşadıkları ülkeyi, ani başlayan ve ayırım gözetmeyen şiddet olayları, karışıklık ve savaş gerekçeleriyle terk etmek zorunda kalan kitlelerin, geçici olarak ülkemizde bulunduğu, geldikleri ülkelerdeki fiili durumun sona ermesiyle birlikte ise geri dönmeleri gerektiği, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin kişilere verdiği haklara göre daha esnek olan, nihai olarak geri dönüşe odaklı bir hukuki koruma mekanizmasıdır. Geçici koruma yalnızca kitlesel akınların olduğu olağanüstü durumlarda söz konusudur. Olağanüstü halin ve savaş durumunun ortadan kalkmasıyla; bu korumaya daha fazla ihtiyaç kalmadığı anlaşıldığında, bu korumadan yararlanan kişiler geldikleri ülkeye geri gönderilebilir.
Geçici Koruma Yönetmeliği uyarınca hangi hallerde geçici koruma sona erer ?
Geçici Koruma Yönetmeliğinde 2 farklı sona erme şekli düzenlenmiştir. İlki geçici korumanın bireysel olarak sona ermesi, ikincisi ise Cumhurbaşkanlığı kararı ile sona erdirilmesidir.
İlkine değinecek olduğumuzda 12.maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen geçici korumayı bireysel olarak sona erdirme halleri düzenlenmiş olup bu haller ise:
"MADDE 12- (1) Geçici korunanların;
A) Kendi isteğiyle Türkiye’den ayrılması,
B) Üçüncü bir ülkenin korumasından faydalanması,
C) Üçüncü bir ülkeye insani nedenler veya yeniden yerleştirme kapsamında kabul edilmesi yada üçüncü bir ülkeye çıkış yapması,
Ç) Ölmesi,
D) Kanunda yer alan diğer yasal kalış türlerinden birisi ile kalış hakkı kazanması,
E) Türk vatandaşlığını kazanması hallerinde geçici koruma bireysel olarak sona erer." hallerinde bireysel olarak geçici koruma sona erer.
İkincisi ise, Geçici koruma yönetmeliğinin 11.maddesinden bahisle Cumhurbaşkanının kararı ile sona ermesidir.
"MADDE 11- (1) Bakanlık, geçici korumanın sona erdirilmesi için Cumhurbaşkanına teklifte bulunabilir. Geçici koruma, Cumhurbaşkanı kararıyla sonlandırılır.
(2) Cumhurbaşkanı, sonlandırma kararıyla birlikte;
a) Geçici korumayı tamamen durdurarak geçici korunanların ülkelerine dönmesine,
b) Geçici korunanlara, koşullarını taşıdıkları statünün toplu olarak verilmesine ya da uluslararası koruma başvurusunda bulunanların başvurularının bireysel olarak değerlendirilmesine,
c) Geçici korunanların, Kanun kapsamında belirlenecek koşullarda Türkiye’de kalmalarına izin verilmesine, karar verebilir."
Geçici koruma yönetmeliği 11.maddesi gereğince geçici koruma statüsünün düzenlenmesi veya değiştirilmesi Cumhurbaşkanlığı kararıyla mümkündür.
GERİ GÖNDERMENİN ULUSLARARASI BOYUTU:
Suriye’de silahlı çatışmaların sona ermesi, yönetimin normal hale gelmesi, değişikliğin kalıcı ve temel düzeyde gerçekleşmesi durumunda ülkemizde bulunan Suriyeliler uluslararası hukuka uygun bir şekilde geri gönderilebileceklerdir. Bu şartlar altında yapılacak geri gönderme, Uluslararası Hukukun emredici hükümlerine uygun olacaktır. Ülkemizdeki mülteci probleminin çözülmesi ve güvenle bir an önce kendi ülkelerine sağ salim ulaşmalarını dileyerek, ihlal edilen bir hakkınızın olması halinde avukatınız bir telefon uzaklığında olduğunu unutmayın. Hukukla kalın...