
PKK Terör Örgütü lideri Abdullah Öcalan… Hepimizin hatrına kazınan sansasyonel bir yakalama hikayesi sonrasında Türkiye’ye getirilen ve halihazırda İmralı’da cezasını çeken Öcalan’ın devam eden mahkumiyeti, birkaç gündür siyasilerce yapılan açıklama sonrasında yeniden ülke gündemine oturdu. Yapılan açıklamalarda bahsi geçen, Ceza Ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun’da ‘’umut hakkı’’ adıyla düzenlenen koşullu salıverilmenin değerlendirilmesi nedir? Öcalan umut hakkından faydalanabilir mi? Merakınızı gidermek umuduyla…
Geçmişte Ne Olmuştu?
Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde yakalandı. Yerel Mahkemenin 28 Nisan 1999 tarihli kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 25 Kasım 1999 tarihinde verdiği onama kararı ile, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine dayanarak, Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suç işlemekten idam cezasına çarptırıldı. Söz konusu idam cezası Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmişti. Öcalan’ın işlediği suçun infazında koşullu salıverilmenin uygulanmamasına yönelik değişiklik, 4771 sayılı Kanunun 1. maddesi ve sonrasında da ölüm cezasını şartsız kaldıran 5218 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılmıştır.
Peki Umut Hakkı Nedir?
Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun’da düzenlenen ‘’umut hakkı’’, hapis cezasına mahkûm edilen kişilerin kanunla belirlenen sürelerde iyi hallerinden dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesine denir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları incelendiğinde umut hakkını daha detaylı anlamak mümkün olacaktır. Söz konusu kararlardan birinin incelemesinde umut hakkı şöyle ele alınmıştır. 9 Temmuz 2013 tarihli Vinter v. UK yargılamasında, müebbet hapis cezasının AİHS’in 3. Maddesiyle korunan değerler ile uyumlu olabilmesi için, serbest bırakılma ve gözden geçirme şartlarının birlikte mevcut olması gerektiğine kanaat getirmiştir. Mahkeme buna ek olarak müebbet hapis cezasının belirli bir süre geçtikten sonra yeniden (Vinter v. UK (2013) yargılamasında bu süre 25 yıl olarak belirtilmiştir.) değerlendirilmesinin Uluslararası Hukukun gerekliliği olarak kabul etmiştir.
Ülkemizde Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasında Koşullu Salıverilme Mümkün Mü?
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin 16. Fıkrasına göre ‘’ “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, ‘Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar’ başlıklı Dördüncü Bölüm, ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar’ başlıklı Beşinci Bölüm, ‘Milli Savunmaya Karşı Suçlar’ başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkumiyet halinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.” denilmiştir.
Öcalan’ın bu hüküm çerçevesinde ve mahkumiyetine esas suçunu silahlı terör örgütü kapsamında işlediğinden hareketle söz konusu 5275 sayılı kanunun 16.fıkrasında değişikliğe gidilmediği müddetçe koşullu salıverilme hükümlerinden yararlandırılmasının mümkün olmadığı açıkça ortadadır. Eğer ki söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırılması durumuyla karşı karşıya kalınırsa bu seferde İnfaz Kanunu 107.maddenin 4. Fıkrasında düzenlenen süreler bakımından uygulama söz konusu olabilir.
Bu sürenin de silahlı terör örgütü kapsamında işlenen suçlar bakımından 36 yıl olduğunu hatırlatmak gerekir. Yani 1999 yılında tutuklanan Öcalan’ın 2024 yılı itibarıyla, söz konusu 5275.m.107/16 fıkrası yürürlükten kaldırılsa dahi koşullu salıverilmesi mümkün değildir.
Günümüz itibarıyla Öcalan’ın umut hakkına sahip olduğuna ve bunun varlığına yönelik değerlendirilmenin senesinin 2024 yılı olduğuna dair görüşler kanaatimizce mümkün değildir. AİHM Ve Avrupa Konseyi’nin bu yöndeki kararları da mevcut düzenlemede sadece bir tavsiye ve talepten ibaret kalacaktır.
Hukukla kalın…